Barselona ve La Pedrera

Uzun bir aradan sonra tekrar sizlerleyim. Bu sefer seyehatlerimden bahsedeceğim. Gezdiğim gördüğüm ülkelerdeki eşsiz sanat eserlerinden ve gitmeyi planlıyor iseniz kesinlikle görmeniz gereken yerleri sizlerle paylaşıyor olacağım.
İlk olarak sanatın şehri, mimari eserlerin adım adım yer aldığı sanat tarihi kokan ve burda paylaşacağım fotoğrafların tümünün eski kadim dostum Samsung Note 2 ile çektiğim fotoğraflardan oluşan Barselona'ya yolculuk yapalım.

Bildiğiniz gibi Barselona, İspanya'da Katalonya Özerk Topluluğu ve Barselona ilinin merkezi ve İspanya'nın ikinci büyük kenti. İspanya'nın Akdeniz kıyısındaki en önemli limanı ve ticaret merkezidir. Kendine özgü kültürü ve güzelliğiyle ün yapan Barselona, mimarisinde Gaudi'nin Art Nouveau sanat akimiyla tasarlanmış, 1900'lerden kalma ızgara planlı ve Picasso gibi bir çok önemli sanatçıların yasadığı sanat kokan bir şehir..

Arkadaşlarımla çıktığım Barcelona seyahatimizin son gününde, seyahat boyunca hepberaber yapmış olduğumuz gezi turlarından çıkarak kendimize freeday ilan ettik. Sabah kalktıktan sonra herkes gitmek istediği yerlerin uzaklıklarına göre hazırlanıp haritalarıyla birlikte tek başına yollara düştü. Ben de son kalan paramı çaldırınca kalan 50€ ile şehrin metro alternatifi olmasına rağmen otelimizin bulunduğu lokasyondan gideceğim yerleri, yürüyerek görmeyi tercih ettim.



Barselona'nın meşhur Caxia Bank binasının bulunduğu AV. Diagonal Caddesinden başlayarak girdiğim ara sokaklarla dahil 5 km mesafede olan Sagra De Familia Bazilikası'na kadar yürüdüm. Tabi bunun dönüşüde aynı şekilde 5 km. Yürüyüşe başlamadan Barcelona'daki fırınların çok lezzetli yaptıkları top kekleri tadmanızı tavsiye ederim. Yürüyüş sırasında ufak ufak atıştırmak çok eğlenceli oluyor. 


Bu yürüyüş sırasında Barcelona'nın tüm sokaklarında sanat ve tarih ile karşılaştım. Binalar mimarinin en uç noktalarına taşınmış, Antonio Gaudi'nin çılgın eserleriyle dolu zengin bir havuz. Binaların dış yapısı gotik tarzda olup silüetler, şifreler ve bir çok sembolden oluşmaktadır. Kimi inşaalar yapıya aykırı şekilde tasarlanmış, bu kadar geometri ve oval kıvrımları binalarda nasıl kullanabilmişler sorusuyla hayretlerde bırakıyor insanı.



İlk durak Gaudi'nin Art Nouveau dönemine ait eserlerinden biri olan La Pedrera müzesi. Katalonya'nın idarî merkezi Barselona şehrinin Eixample semtinde Passeig de Gràcia caddesinde bulunan ve 1906 - 1910 yıllları arasında Antoni Gaudí tarafindan tasarlanıp inşa edilen bina, La Pedrera "Taş Ocağı" anlamına gelen lakabıyla da bilinmektedir. 


Amerika'da para kazandıktan sonra memleketine geri dönüp yerleşen zenginler José Guardiola'nın dulu Roser Segimon'i Artells ile evlenen Pere Milà için inşa edilmiş. Bina o zamanlarda, Antonio Gaudi tarafından modernist yapılar içinde, belediyenin yapı kanunlarına uygun olmayan daire mantığı ile planlanmış ve inşaat süresinin uzamasından dolayı sürekli ceza kesilmiş. Bundan dolayı da Gaudi orjinal projesini bire bir olarak yerine getirememiş.


Gaudi, sanatsal fantezilerini doruk noktaya ulaştırdığı bu yapının inşaatını 1906-1912 yılları arasında tamamlamış. Yapı, daire ve ofislerden oluşan bir rezidans olarak tasarlamış ve Barselona'daki Modernist yapılar içinde daire daire satılmak üzere projelenen ilk örnektir. Bu sebepten dolayı Gaudi baştaki orijinal projeyi bire bir yerine getirememiştir.

İç yapısı çok farklı olan bu binanın dış görüntüsündeki kıvrımlar ile demir yaprakların esin kaynağı deniz dalgaları ve yosunlar olmuş. Betonarme yapılarda günümüzde görmediğimiz bu oval yüzeyler, esin kaynağı ile birlikte düşünüldüğü zaman gerçekten büyüleyici görünüyor.

Geziye ilk olarak terastan başlatıyorlar ve aşağı doğru kat kat tüm odaları turluyoruz. Kendi tanıtıcı sitesinden de inceleyebileceğiniz gibi (www.lapedrera.com) ilk olarak denizlerin nöbetçileri olan figürlü heykelleri ile karşılaşıyoruz. Ben gece gitmedim ama gecesinde binanın esinlenme hikayesini anlatan ışık animasyonları ile daha da görkemli bir atmosfere tanık oluyorsunuz. Gecesini linkten izlediyseniz ben gündüzünde de bu nöbetçilerden çok etkilendim. Gözler ve duruş gerçekten de beton üzerinde yapılan heykel sanatının en önemli örneklerindendir. Kimi heykellerin zeminlerinde kırık mermerler kullanılmış. 


Kat kat aşağı indikçe teras altındaki Katener Kemerlerinden geçiyoruz ve muhteşem eserlerin inşaat öncesi plan maketleri karşımıza çıkıyor. 

    


Benim en çok ilgimi çeken ve mimaride matematiğin en mükemmel buluşu Sagra De Familia Baziliskası'nın maketi oldu. Zincirlerin birbirine geometrik birleşimleri ile tavandan ters tutturularak tüm kubbelerin kolon planını, zeminden tutulan ayna sayedinde düz halinin yansıtılması, bence hem sanatın hem geometrinin hem de mimarlığın sınırlarını top seviyeye çıkardığı nokta olabilir.

Daha da anlatılacak çooook fazla şaheser var bu evde Gaudi'nin ama daha fazlasını uzatmadan sadece La Pedrera icindeki 4 saat lik turdan şimdilik bu kadar diyelim. Bir sonraki yazımda yine La Pedrera ve içindeki muhteşem iç mimarisi ile endüstriyel tasarımın o zamanlardaki muhteşem ihtişamını sizlerle paylaşıyor olacağım. İzlemeye ve yazılarımı okuduktan sonra beğenmeye devam edin. 






Popüler Yayınlar